İsmail Kılıçarslan’dan Devlet Kurumlarına “Boykot” Tepkisi: Satın Diye Boğazınıza Bıçak mı Dayıyorlar?

Gazeteci ve yazar İsmail Kılıçarslan, son günlerde televizyon yayınında devlet kurumlarının boykot hassasiyetine yönelik eleştirel çıkışıyla gündeme oturdu. Özellikle Filistin’e destek amacıyla yürütülen boykot kampanyaları bağlamında devlet kurumlarının tutumunu sorgulayan Kılıçarslan’ın sert sözleri, sosyal medyada geniş yankı buldu. Kılıçarslan, “Satın diye boğazınıza bıçak mı dayıyorlar?” sözleriyle tepkisini net bir şekilde dile getirdi.
Devlet Kurumlarının Boykot Ürünlerini Tercih Etmesine Sert Eleştiri
İsmail Kılıçarslan, katıldığı canlı yayında, kamu kurumlarında ve iştiraklerinde boykot edilen markaların ürünlerinin hala kullanılmaya veya satılmaya devam etmesine karşı ciddi bir sitemde bulundu. Boykotun etkili olabilmesi için bireysel çabaların yanı sıra kurumsal düzeyde de hassasiyet gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçarslan, devletin kurumlarını bu konuda daha kararlı olmaya çağırdı.
Kılıçarslan, eleştirisinin merkezine, boykot edilen ürünlerin tedarikinin veya satışının devam etmesini alarak, bu durumu bir nevi gevşeklik olarak nitelendirdi.
“Boykotu Yapılamaz Hale Getirmeye Çalışma” Çıkışı
Gazeteci, boykotun yapılabilirliğine dair şüphesi olanlara da seslenerek, “Boykotu yapılamaz hale getirmeye çalışma” uyarısında bulundu. Kılıçarslan, boykot kararlılığının küçümsenmemesi gerektiğini belirterek, pratik adımlarla herkesin bu eyleme destek olabileceğini ifade etti.
Sözlerinin devamında ise boykota niyet edenlere net bir çağrıda bulundu:
“Boykotu yapılamaz hale getirmeye çalışma. Boykota niyetin varsa yarın sabah ‘Bismillah’ de, boykotu uygulamaya başla. Bir fincan kahveden vazgeç.”
Kılıçarslan, boykotun büyük fedakarlıklar gerektiren bir eylem değil, küçük ve kararlı adımlarla sürdürülebilecek bir duruş olduğunu bu sözlerle özetledi. Özellikle bir fincan kahve örneği, bireysel tüketim alışkanlıklarında yapılabilecek basit ama etkili değişime dikkat çekti.
Kılıçarslan’ın Tepkisi Neden Önemli?
İsmail Kılıçarslan’ın bu sert tepkisi, Filistin meselesine yönelik toplumsal hassasiyetin kurumsal düzeyde de karşılık bulup bulmadığı sorusunu bir kez daha gündeme taşıdı. Boykot eylemleri, hem bireysel vicdanın bir yansıması hem de ekonomik baskı aracı olarak görülürken, Kılıçarslan’ın devlet kurumlarına yönelik çağrısı, kamuoyunda kurumlardan beklenen net duruşun bir ifadesi oldu. Bu açıklama, boykot hassasiyetinin sadece vatandaşlar arasında değil, tüm kamu ve özel sektör aktörleri arasında da artması yönündeki beklentiyi yansıtmaktadır.