Lipton Boykot Mu?

Genişleyen küresel boykot hareketinin listelerine eklenen markalardan biri de çay devi Lipton oldu. Tüketiciler, markanın menşeini ve boykot edilme nedenini araştırırken, en çok sorulan soru “Lipton İsrail malı mı?” oluyor.
Bu sorunun cevabı, Lipton’ın doğrudan İsrail menşeli olmamasından ziyade, markanın sahibi olan uluslararası gıda devi PepsiCo‘nun İsrail merkezli şirketlerle olan güçlü finansal bağlarında yatıyor.
Lipton Neden Boykot Ediliyor? PepsiCo Bağlantısı
Lipton, tarihsel olarak Thomas Lipton tarafından 1890 yılında İskoçya’da kurulan bir çay firması olsa da, günümüzde markanın kontrolü, dünya devi PepsiCo‘nun elindedir. Boykot kuruluşları ve aktivistler, Lipton’ı listelerine ekleme gerekçesi olarak doğrudan PepsiCo’nun ticari kararlarını göstermektedir.
Boykotun ana nedeni, PepsiCo’nun İsrail merkezli iki şirketle olan ticari ilişkisidir:
- SodaStream: PepsiCo, İsrail merkezli bu şirketi 3.2 milyar dolara tamamen satın almıştır. Raporlara göre SodaStream, İsrail’in gayrimeşru yerleşim yerlerinde fabrikalar açarak yasadışı işgale olanak sağlamaktadır. Ayrıca, bu tesislerde çalıştırılan Filistinli işçilerin ciddi ayrımcılığa maruz kaldığı ve “köle gibi” davranıldığı yönünde iddialar bulunmaktadır.
- Sabra: PepsiCo, İsrail merkezli bir gıda markası olan Sabra‘nın da %50 hissesine sahiptir. Sabra’nın hakim hissedarı ise Strauss Group‘tur.
Sabra ve Strauss Group İlişkisi
Boykotu tetikleyen en önemli unsurlardan biri, PepsiCo’nun belirli bir hissesine sahip olduğu Sabra markasının ortaklarından olan Strauss Group‘un faaliyetleridir.
Strauss Group’un, İsrail askeri birimlerine doğrudan destek ve malzeme tedariki sağladığı bilinmektedir. Bu durum, markanın dolaylı yoldan İsrail’in askeri operasyonlarını desteklediği şeklinde yorumlanmakta ve bu nedenle Lipton boykot listesinde yer almaktadır.
Lipton Boykot Listesinde Mi?
Evet, Lipton markası boykot ediliyor!
Lipton’ın çay kategorisinde küresel bir marka olması, ana sahibi PepsiCo’nun ise SodaStream ve Strauss Group (Sabra aracılığıyla) gibi İsrail’in yerleşim politikaları veya askeri birimleri ile bağlantılı şirketlere yaptığı yatırımlar, markayı boykot kuruluşlarının hedefi haline getirmiştir.
Bu durum, markaların küresel ticari yapılarının, yerel markanın menşeinden bağımsız olarak tüketici davranışlarını nasıl etkilediğinin çarpıcı bir örneğidir.